Start-up hukuku, yeni kurulan girişimlerin hukuki süreçlerini düzenleyen ve onların sürdürülebilir büyümelerini destekleyen bir hukuk dalıdır. Geleneksel şirketlerden farklı olarak, start-up’lar genellikle hızlı büyümeyi hedefleyen, inovasyona dayalı ve yatırımcı destekli işletmeler oldukları için özel hukuki süreçlere ihtiyaç duyarlar. Bu süreçler arasında şirket kuruluşu, yatırım sözleşmeleri, fikri mülkiyet hakları, çalışan sözleşmeleri ve vergi mevzuatı gibi konular yer alır.
Bir start-up’ın sağlam bir hukuki temele sahip olması için öncelikle doğru şirket türünün seçilmesi gerekir. Türkiye’de en yaygın tercih edilen şirket türleri Limited Şirket (Ltd. Şti.) ve Anonim Şirket (A.Ş.)’dir. Anonim şirketler, yatırımcı çekmek ve hisse devri konusunda daha esnek olduğu için genellikle start-up’lar tarafından tercih edilir. Şirketin kuruluş aşamasında, ortaklık sözleşmelerinin açık ve şeffaf olması ilerleyen süreçlerde çıkabilecek anlaşmazlıkları önler.
Start-up’ların yatırım süreçleri de hukuki açıdan dikkat edilmesi gereken kritik bir noktadır. Yatırımcılarla yapılan hisse devir sözleşmeleri, pay sahipleri sözleşmesi (SHA) ve yatırım sözleşmeleri, şirketin geleceğini doğrudan etkileyebilir. Özellikle hisse oranları, yönetim hakları, veto yetkileri ve çıkış stratejileri gibi konuların baştan netleştirilmesi, hem girişimcilerin hem de yatırımcıların haklarını koruma altına alır.
Ayrıca, start-up’ların fikri mülkiyet hakları konusunda da hassas olmaları gerekir. Yazılım, marka, patent ve ticari sırlar gibi konular şirketin değerini belirleyen önemli unsurlar olduğundan, bu hakların korunması için marka tescili, patent başvuruları ve gizlilik sözleşmeleri (NDA) gibi önlemler alınmalıdır. Aynı şekilde, çalışan ve iş ortaklarıyla yapılan sözleşmelerin hukuki açıdan doğru hazırlanması, ilerleyen dönemlerde olası hak ihlallerini önleyebilir.